Komünistler, bu yılki ölümsüzleri anma etkinliklerini gelenekselleşenin dışında kuruluş tarihleriyle ölümsüzlere adanan Kasım ayı aralığında gerçekleştiriyor. Dolayısıyla çok önemli iki ideolojik değere sahip tarihi birleştirmiş oluyorlar. Eylül-Kasım birleşimi, bir yandan geleceği örgütleme, işçi sınıfı ve ezilenlerin kurtuluşu için olmazsa olmaz olan partinin mücadele sahnesine çıkışını ve tarihini kitlelerle buluşturmayı içerirken, diğer yandan bu mücadelede bilinç ve kararlılıkla en ön saflarda dövüşmüş ve yaşamlarını bu uğurda feda etmiş ölümsüzleri anma, yarattıkları değeri en geniş işçi ve emekçilere taşımayı içeriyor.
Dünyada kapitalist emperyalizmin, coğrafyamızda ise faşist diktatörlüğün işçi sınıfı ve ezilenlere dönük şaha kalkan saldırıları, böylesine ideolojik içerikle yüklü gecelerin hazırlıktan kitle seferberliğine, ajitasyon propaganda çalışmasından örgütlenme ayağına kadar birçok konuda komünistlerin ertelenemez görevler önüne çekmesini koşullamakta. Nihayetinde, kapitalizmin yegane alternatifi sosyalizmin kurucu örgütlü gücü ve O’nun saflarında ölümsüzleşenler devrimin öznesi olan kitlelere taşınmış oluyor.
Bugün, dünya işçi sınıfı ve emekçilerinin kapitalist emperyalist sistemin insana ve doğaya aykırı yapısına çok değişik vesileler ve sonuçlar üzerinden tanıklık ettiği süreçlerden geçiyoruz. İnsan ve doğanın acımasızca sömürülmesi süreklileşen felaketleri doğuruyor. Pandemiyle kasıp kavrulan dünyamız, diğer yandan da orman yangınları, sel felaketleri, depremlerle sarsılıyor. Kimyasal atıklar, fabrika bacalarından fışkıran zehir, savaşlarda kullanılan tonlarca bombalar azami kâr hırsının direk sonuçları olarak doğanın dengesini altüst ediyor, dünyamızı yaşanmaz kılıyor.
Yerkürenin ve insanlığın geleceğini düşünme yetisinden yoksun kapitalist emperyalist sistem ve onun burjuva iktidarları, aynı yok oluş süreçlerini kendi maddi varlığını çoğaltmanın aracı yapıyorlar. Genel halk sağlığı yerine sermayelerini koruma ve güçlendirmenin peşindeler. Bunun için hiçbir önlem almadan milyonlarca işçi ve emekçiyi sıkış tıkış fabrikalarda çalışmaya sürüklüyorlar. Hak gaspları, demokratik özgürlüklerin tırpalanması, duruma itiraz edenin her türlü zor yöntemiyle susturulması süreçle at başı gidiyor.
Faşist diktatörlüğün işçi ve emekçilere dönük, başta Kürt halkı olmak üzere tüm ezilenlere dönük tasfiyeci saldırıları ise hızından hiçbir şey kaybetmeden devam ediyor. Sokak tamamen suskunluğa mahkum edilmeye çalışılırken, birbiri ardına çıkartılan işçi düşmanı yasalar kölelik koşullarını örgütlüyor. Rojava ve Medya savunma alanlarına dönük işgal saldırıları, insan ve doğa katliamını hedefliyor. Kadınlar ve gençler özgür yaşam tercihleri yerine, gerici yaşam koşullarına mahkum edilmeye çalışılıyor.
Tüm bu gerçekler bulunduğu her alanda çürümüş kapitalist sisteme karşı, sömürgeci faşist şeflik rejiminin işçilere, emekçilere, kadın ve gençlere zulmüne karşı kararlıca savaşan komünistlerin partiyi ve bu uğurda ölümsüzleşenlerimizi durmaksızın, aynı kararlılık ve motivasyonla kitlelere taşımasını gerekli kılıyor.
Gün gün çalışma planlarının çıkartılması, kolektif grup çalışmalarının örgütlenmesi, en küçük enerji vereceklerin enerjilerinin değerlendirilmesi; ev ziyaretlerinden uygun olan noktalarda gece stantlarının açılmasına, kitlelerin bulunduğu her yer ve an bu çalışma içerisinde mutlaka değerlendirilmelidir. Şehit ve tutsak yakınlarının ziyareti, onların bu çalışmanın bir parçası haline getirilmesi son ana bırakılmamalıdır. Sosyal medyanın etkin kullanımının yanı sıra, afiş ve çağrıların her alana yayılması önemlidir.
Unutmayalım ki geceler komünistler açısından sıradan etkinlikler değildir, ideolojik olduğu kadar politik ve örgütsel açıdan da mutlaka değerlendirilmeleri gerekir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 24 Eylül 2021 tarihli Perspektif köşesi