Kraliçe 2. Elizabeth’in ölümü Afrikalıların sömürgecilik yılları nedeniyle özür talebini yeniden gündeme taşıdı.
Güney Amerika’da siyahileri köleleştirip “alt insan” sıfatı veren Apartheid rejiminin taşıyıcısı, Kenya’da, Afrika’nın birçok ülkesinde kanlı katliamların sorumlusu Britanya emperyalizminin biçimsel monarşik rejiminin “özürü” somutta nasıl olabileceği tartışmalı.
Birincisi; katliamların ve baskıcı-despotik rejimlerin tesis edilmesindeki sorumlulukların kabulü ve resmi özürün dilenmesi.
İkincisi; Britanya emperyalist sömürgeciliğinin talanı ve yıkımına atfen tazminat ödemelerinin yapılması.
Üçüncüsü; ikinci önermenin bir devamı olarak Britanya’nın elinde olan kimi yerüstü ve yeraltı kaynaklarının, kültürel miraslarının ülkelere geri iade edilmesi. Örneğin şu anda İngiliz Kraliyet Ailesi’nin Taç Mücevherlerinin bir parçası olan Afrika Yıldızı gündeme getirilmişti.
İngiliz monarşisi hâlâ sömürge zenginliğinden yararlanıyor. Doğu ve Batı Afrika ülkelerinden zor yoluyla yağmalanan birkaç hazine, kraliçenin iade etmeyi reddettiği ve Charles’ın miras aldığı kraliyet koleksiyonunun bir parçasıdır.
Öne çıkan bu üç önerme demokratik içerikte olduğundan sahiplenilmesi gerektiği genel kabulü bir yana, yüzleşmenin daha fazlasını gerektirdiği ortada.
Zira Afrika’daki eskinin yarı veya klasik sömürge, şimdinin yeni sömürge ülkelerinin işbirlikçi tekelci burjuvazisi ve onların siyasi temsilcileri kısmi siyasi özerklikleri kapsamında “uzlaşmacı” bir özür talep ediyorlar. Zira Commonwealth üyelikleri yanı sıra Kraliçe’nin ölümü sonrası Afrika ülkelerinin burjuva siyasetçileri ve liderleri taziye için sıraya girdiler.
Peki Charles – uzlaşmacı da olsa – özür dileyecek mi?
Charles, “Bu kadar çok kişinin çektiği acılardan duyduğum kişisel üzüntünün derinliklerini tarif edemem, çünkü köleliğin kalıcı etkisi hakkındaki kendi anlayışımı derinleştirmeye devam ediyorum” demişti henüz Prens iken.
“Tüm vatandaşlarımızın yararına olan ortak bir gelecek inşa etmek istiyorsak, geçmişimizi kabul etmenin yeni yollarını bulmalıyız. Oldukça basitçe, bu zamanı gelmiş bir konuşma” diye ekledi. Charles, Britanya’nın emperyal geçmişine ilk kez değinmiyordu. 2018’de Gana’yı ziyaret ederken, ülkenin trans-Atlantik köle ticaretindeki rolünün bir “vahşet” olduğunu söyledi.
Charles, tartışmayı temel bir konu olarak nitelendirirken, İngiltere’nin sömürgeci geçmişi için resmi bir özür dilemekten kaçındı ve kaçınacağı öngörülebilinir.
Zira o sömürgeleşme ve “ilk”sel birikim üzerinde kurulu monarşisini sürdürmede kararlı. “Modernleşme” söyleminin de son kertede bu temeli ortadan kaldıramayacağı açık.
Charles her şeyden önce o kanlı birikimi miras edindi.
“Özür”, “uzlaşma”yla olmaz, tarihin sömürgeci katliamları ve suçlarıyla “yüzleşme”yle olur.
Dolayısıyla bu sorun, devletler arası diplomatik faaliyetin bir sorunu değil, halkların mücadelesinin konusudur.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 30 Eylül 2022 tarihli Avrupa Gündemi köşesi