Geçtiğimiz günlerde Satham Singh adlı Hintli bir mevsimlik tarım işçisinin emperyalizmin merkezlerinden biri olan İtalya’da yaşanan ölüm hikayesi, kapitalist sömürü düzeninin barbarlığını, dolayısıyla tüm insani değerlerden soyunmuşluğunu insanım diyen herkesin yüzüne bir tokat gibi çarpacak sertlikte. Nitekim egemen sınıfların her dönem olduğu gibi Satham’ın ölüm hikayesinde de büyük sömürü çarklarını gizleme telaşıyla gözyaşlarına sarılarak, tekil olarak çiftlik sahibini suçlama girişiminde bulunması bile kolektif olarak göçmen ya da mevsimlik işçilerin maruz bırakıldığı sömürü koşullarının gündeme taşınmasının önüne geçemedi.
Satham’ın ölümü bir yandan her gün göçmen istilasından söz ederek ırkçı-faşist hareketi besleyen egemen kapitalist politikanın pervasızlığına işaret ederken, bir yandan da emperyalist ülkelerin, tekellerin ve işletmelerin zenginliklerinin arka planında yer alan yerli veya göçmen işçi emeğinin; kan ve göz yaşının varlığını sergiledi görmek isteyen gözlere.
Satham Singh 19 Haziran’da sadece bir iş cinayetinde yaşamını yitirmedi. Çalıştığı makinanın kendisini içine çekmesi sonucu kolunu kaybetti, vücudu önemli oranda ezildi. Kopan kolu nedeniyle hızlı kan keybediyordu. Çalıştığı çiftliğin sahibi Antonello Lovato, diğer işçilerin ve Satham’ın eşinin tüm yalvarmalarına rağmen, hastaneye gitmek yerine, Satham’ı kaldığı evin yanındaki çöplüğe atarak çekip gitti. Mahalledeki insanların yardımı sonucu hastaneye kaldırılan Satham, aşırı kan kaybı nedeniyle kurtarılamayarak yaşamını yitirdi.
Olayın tümünü gözümüzün önüne getirdiğimizde ortaya çıkan gerçek sadece bir iş cinayeti değil. İnsanı insanlığından soyunduran kapitalizmin ulaştığı barbarlıktır aynı zamanda. Ucuz iş gücü olarak her türlü iş güvenliğinden, yasal güvenceden; barınmadan beslenmeye en sefil koşullarda çalışmak zorunda bırakılan bir göçmen işçinin, kapitalist doyumsuzlukla yaşam hakkının dahi elinden alınmasıdır aslında. Kopan kolu bir meyve kasasının içinde çöpe atan emperyalist “batı uygarlığı”nın sefaletinin yüzüdür. Burdur hapishanesi saldırısında devrimci tutsak Veli Saçılık’ın kopan kolunun sokakta köpeklere atıldığı faşizm koşullarıyla, kapitalist barbarlık koşullarının benzeşik tablosudur.
Pencap kökenli 31 yaşındaki Satham Singh’in katledilmesi İtalya’da adalet arayan sendikalar, göçmen ve yerli işçiler tarafından 22 Haziran Cumartesi günü Latina’da düzenlenen büyük bir yürüyüşle protesto edildi. “Satham için adalet” diyen katılımcılar, aynı zamanda İtalya’da, İspanya’da, İngiltere’de, Hollanda’da, Fransa’da, kısacası tüm Avrupa ülkelerinde göçmen ve mevsimlik işçilerin maruz bırakıldığı sömürü koşullarına dikkat çekti, mücadele kararlılığı gösterdi. Kapitalist sömürü ve uygulayıcılarını gerçek katil olarak işaret etti.
Evet, İtalya dünyanın önde gelen kaliteli meyve ve sebze üreticisi olma ünvanını kazanmış olsa da, birkaç şirketin milyonlarca Euro’ya ulaşan kârının ardında yerli ve göçmen işçilerin sömürülmesi, tacize uğraması, yaralanması ve ölmesi yatıyor. Çiftlik işleri için işçi kiralayan ‘gangmaster’ ya da ‘capo’ olarak bilinenlerin elleri, hizmetkarı oldukları kapitalistler için kan akıtıyor.
O zaman ulusal kökeninden bağımsız olarak her işçi ve emekçinin Satham’da kendisini görmesi, O’nun acısını bedeninde hissederek adalet arayışını süreklileştirmesi; yeni cinayetlerin önüne geçilmesi, kapitalist barbarlığın son bulması için sadece gerekli değil, hayati bir yerde duruyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 28 Haziran 2024 tarihli Avrupa Gündemi köşesi