KAPİTALİZMİN ÖLDÜRÜCÜLÜĞÜNE KARŞI
TOPLUMSAL ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZÜ BÜYÜTELİM!
Dünya çapında bir pandemi haline dönüşen Korona salgını bugün itibari ile en çok konuşulan konu haline gelmiştir. Kısa süredir ama yakıcı bir şekilde gündemimizde olan salgın burjuvazi ile işçi sınıfı ve ezilenler cephesinden muhakkak farklı okunacaktır. Bu okuma sınıfsal mücadelenin diyalektik gerçeğidir. Dünya’da yeterince kaynak olmasına rağmen başta Afrika kıtası olmak üzere milyarlarca insanın ellerini yıkama olanağı yaratacak bir musluktan bile yoksun olduğu, en temel sağlık hizmetlerinden yararlanamadığı ve bu türden salgınvari olgularla mücadele edebilecek kaynaklarının olmadığını biliyoruz. Emperyalist küreselleşme evresi özellikle mali ekonomik sömürge ülkelerde el koyduğu artı değer ile kendi sermaye birikimini düşünmekte, milyarlarca yoksul en alt yaşam koşullarında kıvranmaktadır. Emperyalist merkezlerde ise salgının yarattığı ekonomik yıkıcı kriz emekçiler açısından daha da belirleyici hale gelmiştir.
Ekonomik krizin ve burjuvazinin buhranın yaratmış olduğu kaygılar devletlerin salgına karşı yeterli önlem
almalarını yavaşlatmış, halklar ve emekçiler bu salgın ile daha doğrudan karşı karşıya kalmışlardır. Almanya
açısından özellikle yüksek taşeronlaşma, işsizlik kaygısı ve sermaye sahiplerinin korkulu kriz rüyaları daha
fazla insanı kendi canı pahasına artı değer üretmekle karşı karşıya bırakmaktadır. Dolayısı ile bu salgın
sonuçları itibari ile en temelde emekçilere, yoksullara ve savunmasızlara yönelik bir tehdittir.
Alınterimize ve emeğimize el koyan sömürücü sınıfın temsilcileri kendilerine özel sığınaklar yapabilir, özel
doktorları ile buralara sığınabilirler. Ancak biz milyarlarca insanın bu imkanları yok. Bizim tek imkanımız
kapitalizmin bu çarkını kırmak, en temel insani ihtiyaçlarımız etrafında kolektif olarak kenetlenmek,
dayanışma ağları kurmaktır. Korona salgını bir boyutu ile sonlanabilir, ama küreselleşen dünyada yeni
salgınların ortaya çıkması, doğanın talanı ile küresel iklim krizinin derinleşmesine bağlı yaşamsal zorlukların
ortaya çıkması muhakkak kaçınılmazdır. Bugün atacağımız her adım geleceğimizi kendi ellerimize
alacağımız günlerin teminatı olacaktır. Bugüne kadar elimizi nasıl yıkamamız gerektiği, nasıl hapşırmamız
gerektiği anlatıldı. Ancak bundan sonra salgının yayılmasında burjuvaziye ait diyeti konuşacağız. Onların ne
yapması gerektiğini konuşacağız.
Biz Almanya Göçmen İşçileri Federasyon’u AGİF olarak;
1) Planlanmış tüm kitlesel faaliyetlerimizi ve buluşmalarımızı yeni bir duyuruya kadar erteliyoruz.
2) Tüm görüşmelerimiz video konferans şeklinde, amacına uygun yapılmalıdır.
3) Bulunduğumuz bölgelerde, belirlenmiş hijyen kurallarına uyarak temel ihtiyaçlarını
karşılayamayacakları esas alarak fiziksel temas kurmaksızın dayanışma ağları kurmayı öneriyoruz.
4) Aşağıda belirttiğimiz talepleri, bu dayanışma ağları ve varolan teknolojik imkanları ezilenlerden
yana kullanacak şekilde konumlanacağız. Bireysel bir kurtuluş değil, kolektif mücadeleyi karantina
koşullarında da esas alacağız.
Bugüne kadar emeğimiz ile biriktirdiğimiz ve bugün asgari karşılanması gereken taleplerimiz;
1) Tüm sağlık hizmetleri sigorta hesabı ve kaydı bakılmaksızın eşit düzeyde ve herkese ücretsiz olarak
sağlanmalıdır. Her insanın ihtiyacı asgari hijyen malzemesi temin edilmelidir.
2) Tüm fabrikalar, toplu üretim alanları ve kamu sektörü salgın düzeyi kontrol altına alınana kadar
kapatılmalı, ücretler eksiksiz ödenmeli; karantina süresi yıllık izine dahil edilmemelidir.
3) Salgın boyunca hiçbir işçinin işten çıkarılmayacağı garantisi verilmeli, mecburi olarak görev başında
olan sağlık çalışanlarının ücretleri artırılarak virüsten etkilenmemeleri için en üst düzeyde güvenlik
alınmalıdır.
4) Alım gücü düzeyi en alttan başlamak üzere düzenli gıda ve maddi yardım sağlanmalı, tüm işsizlere
ek ödeme yapılmalı.
5) Engellilerin kısıtlı imkanları göz edilerek, tüm ihtiyaçları karşılanmalı.
6) Mülteci kamplarında ki mültecilere yönelik sağlık hizmetleri koşulsuz temin edilmeli.
7) Elektrik, su ve gaz borcu sebebi ile hiçbir kesinti yapılmamalı.
8) Hiçbir kazanılmış demokratik hak ve özgürlük süreç bahane edilerek süresiz olarak yasa ile geri
alınmamalı.
Almanya Göçmen İşçiler Federasyonu
16 Mart 2020