Almanya ile Namibya arasında, eski sömürgeci güçler tarafından da artık soykırım olarak anılan katliamların yaralarını sarmak için varılacak anlaşma, benzer olayların yaşandığı eski sömürge ülkeleri için örnek teşkil edebilir. Ama bütün bir toplumu yok etmenin bedeli nasıl ödenir? Soykırımda katledilenler ile sömürgecilerin aileleri Almanya ile Namibya arasındaki görüşmelerin nasıl sonuçlanabileceğini tartışıyor.
“Bu sahilde bir toplama kampı vardı” diyor Laidlaw Peringanda ve ekliyor:
“Tel örgüler bugün yerinde otoparkı gördüğünüz yere kadar uzanıyordu.”
Aktivist ve sanatçı Laidlaw, Namibya’nın en büyük sahil kasabası Swakopmund’da çocuk parkı ve kafelerin dizildiği bölgeyi işaret ediyor, Atlas Okyanusu’nun dalgalarının kırılarak uzandığı Namib Çölü’nü göstererek:
“Büyük-büyükannem bazı aile fertlerimizin buraya getirilip zorla çalıştırıldığını, öldüklerini söyledi.”
Laidlaw, bugünkü Namibya’nın Almanya’nın Güney Batı Afrika sömürgelerinden biri olduğu 1904-1908 yılları arası dönemden bahsediyor. Sömürgeci güçlerin, ülkenin iki büyük topluluğu Herero ve Nama halklarının çıkardıkları isyanları bastırmak için on binlerce kişiyi öldürdüğü, binlercesini de doğudaki Omaheke Çölü’ne sürerek açlıktan ölüme terk ettiği olaylardan…
Saldırılardan kurtulanlar ise köle gibi çalıştırıldıkları, soğuktan, bitkinlikten ve şiddetten öldükleri toplama kamplarına gönderiliyordu.
Alman Güneybatı Afrika sömürgesinde yaşayan 65-80 bin Herero ile 20 bin Nama halkının neredeyse yarısının öldüğü tahmin ediliyor.
Almanya, yaşananları soykırım olarak kabul ettiği 2015’ten bu yana Namibya ile onarıcı adalet anlaşması müzakereleri yürütüyor. Bu anlaşma dünya geneline bir örnek olacak. Daha önce hiçbir sömürgeci güç, geçmişin mirasıyla hesaplaşmak amacıyla yapılacak kapsamlı bir anlaşma için bu şekilde masaya oturmamıştı.
Almanya resmi olarak özür dileyeceğini söyledi ama henüz bu özrün hangi kelimelerle ifade edileceği belirlenmedi. Namibyalılar için daha büyük soru, maddi tazminatların nasıl ödeneceği.
Laidlaw Peringanda, çoğu Herero gibi görüşmelerden ne istediği konusunda net – soykırımdan önce çiftçi olarak sahip oldukları refahı yeniden inşa edebilmeleri için halka büyük bir mali anlaşma sunulması. Soykırımdan sonra topraklarının çoğu Alman yerleşimciler tarafından özel çiftliklere bölünmüştü. Şimdi ise Herero ile Nama halkının çoğunluğu ya ortak topraklarda kendilerine ayrılan küçük, aşırı kalabalık bölgelerde, “gayri resmi” yerleşkelerde yaşıyor, ya da Namibya halkının % 40’ının barındığı gece kondu semtlerinde.
Swakopmund şehir merkezinde sömürgeci dönemden kalma – hala da sömürgecilerin torunlarının çocuklarının yaşadığı – pastel renklerle süslenmiş hoş görünümlü binalar ile, kuzeye doğru uzanan kalas ve metallerle kaplı kulübeler arasında büyük bir toplumsal boşluk var.