AYHAN ZEYTİN / DELMENHORST
5 Mart’ı 6 Mart’a bağlayan gece Delmenhorst polis karakolunda kötüleşen 19 yaşındaki Iraklı Ezidi Kürt genci Qosay Sadam Khalaf kaldırıldığı Oldenburg hastanesinde yaşamını yitirmişti. Aradan geçen üç ay içerisinde bir çok gelişme oldu. Yapılan araştırmalar sonucunda savcılık polisi aklayıp dosyayı kapattı. Aradan iki gün geçmeden sağlıkçıların görevini iyi yapmadıkları soruşturması kapatarak sağlıkçılar da aklamış oldu.
5 Haziran’da Qosay’ın ölümünün üçüncü ayı dolayısıyla 600 kişinin katıldığı yürüyüş yapıldı. Eyleme Delmenhorst, Bremen, Hamburg, Hannover ve Oldenburg’tan insanlar katıldı. Yürüyüşte “No justice, no peace, fight the police”. ‚(Adalet yoksa barış da yok. Polisleri yok edelim ve bu bir cinayettir) sloganları atıldı.
Wollepark mahallesinin önündeki alanda toplanan kitle tren istasyonu geçerek postahanenin önüne geldiğinde polis tarafından durduruldu. Polis korona önlemi olarak mesafe ve maske kuralına uyulmadığı, polise karşı hakaret ve saldırı içeren ifadeler kullanıldığı gerekçesiyle yürüyüşe katılanlardan bazıları için kimlik tesbiti yapacaklarını duyurdu. Avukatlarla yapılan kısa bir görüşmeden sonra kimlik tesbiti yapılmayacağı ve yürüyüşün devam edebileceği, fakat polisin bazı kişiler hakkında dava açacağı duyuruldu. Yürüyüşün bir sonraki noktası polis karakolunun önüydü. Burada konuşma yapıldıktan sonra belediye binasının önüne yere gelindi. Yürüyüşte Amed Ahmad Girişimi, Death by Law, DİDF Jugend Delmenhorst ve KOP Bremen grupları konuşmalarında dayanışmalarını açıkladılar.
Qosay’ın kuzeni Barsan yaptığı konuşmada “Polis bizleri ihbar etmekle tehdit etse bile cinayetten bahsetmeye devam edeceğiz. Polis karakoluna sağlıklı giren bir gencin ölü olarak çıkmasına başka ne denilebilirki? Biz bu davayı sonuna kadar takip edeceğiz. Bizden size, suçlular cezalarını bulana kadar huzur yok” dedi.
Sakin geçen yürüyüş, avukatın bir üst mahkemeye başvurduğu, savcılığın davayı tekrar açtığı ve bu şekilde davanın devam ettiği haberi ile noktalandı.