Avrupa’nın değişik ülkelerinde örgütlü olan AvEG-Kon gelecek Mayıs ayında başlamak üzere, yaklaşık bir ay sürecek tiyatro etkinlikleri örgütleyecek. Çalışmalarını Türkiye’de BEKSAV çatısı altında sürdüren Tiyatro İmge’yi konuk edecek olan Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda ve İsviçre’deki tiyatro severler, “Benim Adım” ve “Ölüm Uykudaydı” adlı iki önemli oyunu izleme olanağı bulacak.
Bir özsavunma hikayesi olan Benim Adım oyunu kadına yönelik şiddetin derin izlerini sürerken üç kuşak kadının deneyimlerinin başka bir kadın üzerindeki etkisini irdeliyor. Her bir kadının naif, samimi ve derin tarafları var oyunda. Kadının var olma savaşımı ve özgürlük mücadelesi yolunda her kadının hikayesi var Benim Adım’da. Kendi korkularıyla cesurca yüzleşen kadınlar, şehirlerde, tarlalarda ve dağlarda özgürlüğe umutla tırmanıyorlar.
Ölüm Uykudaydı ise zaman ve mekanın sınırlarını aşıp en eşitsiz koşullarda bile zorbalığa ve zulme direnenlerin öyküsünü anlatıyor. Avrupa’da, Türkiye ve Kürdistan’da ya da Arjantin’de, dünyanın neresinde olursak olalım diktatörlüklere, baskıcı rejimlerin yok etme saldırılarına karşı “özgürlük için ayağa kalk” çağrısı yapıyor. Tek kişi kalınsa bile, direnişle yaşama nasıl tutunabileceğimizin sırlarını anlatıyor.
2020 yılından beri süren kovid salgınının, egemen sınıflar tarafından bir fırsata çevrilerek işçi ve emekçilerin yaşamının dört duvar arasına hapsedildiği dönem sonrası düzenlenen tiyatro turnesi, uğrayacağı kentlerdeki Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmenlere önemli bir sosyal-kültürel etkinlik fırsatı sunuyor. Muhtemeldir ki her iki oyunu izleyenler, kovid döneminin yaşanmışlıklarından hareketle, oyunlarla daha farklı bir ilişki kuracak; kendi yaşamlarından kesitlerin de oyunlarda yer aldığını görecekler.
Her çalışmada olduğu gibi, bu tür kültürel çalışmalarda da başarının kapısı, bu çalışmayı yürütecek, kitlelere taşıyacak olacak öncülerin ortaya koyacağı pratiğe bağlı. Oyunlar kültürel düzeyde göçmen işçi ve emekçilerle buluşma olanağı sunduğu kadar, kovid salgını nedeniyle veya kurum çalışmasının sorunları nedeniyle statikleşen durumun üzerine gitme, kurum çalışmalarına içerik kazandırma olanağı sunması bakımından da değerli bir yerde durmaktadır. Yine doğru değerlendirilebilirse, turnenin geçeceği birçok alanda, sosyal-kültürel faaliyetler anlamında yeni başlangıçlara da vesile olabilecek niteliktedir.
Başta konfederasyon, federasyon ve yerellerdeki kurum yönetimleri olmak üzere, bu çalışmanın duyurusunun afiş, bildiri, sosyal medya görselleri vb. araçlarla en geniş göçmen işçi ve emekçilere ulaştırılması için bugünden tüm planlamalar yapılmalı; kurumların kendi üyeleriyle yapacağı toplantılarla kolektif irade ve motivasyon açığa çıkartılmalıdır. Farklı diğer etkinlikler, düğün vb. gibi kitlenin yoğun bulunduğu ortamlar söz konusu çalışmanın kitlelerce bilinirliğini sağlamak için değerlendirilmelidir.
Şüphesiz ki işçi sınıfı ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs hazırlıklarının da içerisindeyiz. Bu her iki çalışma birbirini olumsuz yönde değil, bilakis birbirine güç verecek tarzda örgütlendiğinde, değerlendirildiğinde her iki çalışmanın da başarısı garantilenmiş olacaktır. Yapılacak ev ziyaretlerinde, yüz yüze tüm görüşmelerde her iki çalışmanın ideolojik, politik, entellektüel ve kurumsal değeri üzerine konuşmalar pekala her iki çalışmayı da besler, büyütür.
Daha fazla işçi ve emekçiyi 1 Mayıs’ta alanlarda ve tiyatro turnesinde görmek için, kitle çalışmasına daha fazla emek verelim.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 8 Nisan 2022 tarihli Perspektif köşesi