25 Kasım yaklaşırken tüm dünyada olduğu gibi Avrupa’da da kadına yönelik cinsel, fiziksel şiddet korkutucu düzeyde. Bu tablo aynı zamanda kadına yönelik şiddeti önleyici ve caydırıcı tedbirlerin, yöntemlerin devreye sokulması açısından da geçerli.
Şiddetin ağırlıklı aile kurumu içinde, dört duvar arasında gerçekleştirildiğini dikkate aldığımızda erkek egemen emperyalist, kapitalist iktidarların, aile kurumu içinde erkeğe neden müdahale etmede “ciddi eksiklikler” yaşadığını anlayabiliyoruz. Çünkü erkeğin kadın üzerindeki egemenlik hallerini tamamen ortadan kaldırmak istemiyor. Çünkü hem işçi kadınların ucuz emeğine hem de ev içinde genç işçiler, askerler yetiştiren, erkeği işyerine hazırlayan kadının emeğine ihtiyaçları olduğundan, kadının özgürleşmesini engelleyen aile kurumuna ve içindeki erkeğin hegemonyasına ihtiyaç duyuyorlar. Sermaye sınıfı salt evdeki erkeği değil, dışardaki toplumsal erkekliğin kadın üzerindeki baskısına da ihtiyaç duyuyor.
Ancak kadına dönük şiddetin artarak devam ettiği, cins çelişkilerinin arttığı emperyalist küreselleşme koşullarında birbiri ardına patlayan kadın isyanları, 21. yüzyılda kadın üzerindeki erkek egemenliğine izin verilmeyeceğini göstermektedir. Nitekim kadınlar Avrupa’da da verdikleri amansız mücadeleler sonucu egemenleri adım atmak zorunda bırakıyor. 2022 8 Mart’ında AB Konseyi’nin kadına yönelik şiddete karşı mücadele yönergesi adıyla Avrupa çapında hukukun tekleştirileceği bir yasayı çıkarttığını duyurması, Avrupa’da kadın hareketinin bir kazanımıdır.
Bugün, 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü hazırlıkları her ülkede farklı biçimlerde başlamış durumda. Kentlerde, ülkelerde kadın grupları ile ortak toplantılar hali hazırda başladı. Bildiriler çıkartıldı, eylem tarihleri belirlendi. Ön hazırlıklar kapsamında panel, söyleşi, etkinlikler, kadın kafesi, bildiri dağıtımları, sosyal medya materyalleri, ev ziyaretleri gibi ajitasyon, propaganda ve örgütlenme araçları devreye sokuldu ya da sokulacak.
Kadın ve erkek komünistler bulundukları tüm alanlarda 25 Kasım etkinliklerine hazırlığı sorunsallaştırmalı, en geniş kadın katılımının sağlanması için güçlü bir kitle çalışmasını hayata geçirebilmelidir. Erkek komünistler 25 Kasım gibi önemli bir takvimsel sürecin hazırlık çalışmalarını kadın yoldaşlardan bekleyen görüş açısından kendilerini azad etmeli, bildiri dağıtımından sokak afişlemesine, gece faaliyetleri kapsamında yüz yüze geldikleri kadınlara 25 Kasım etkinliklerine katılım çağrısı yapmalıdırlar.
Özellikle kadın örgütlenmesinin zayıf olduğu kentlerde SKB ile AVEG-KON’a bağlı dernek yönetimlerinin görüşmeleriyle, ortak planlamalar yapılarak kadın etkinlikleri, söyleşiler örgütlenebilir, SKB’nin zayıflayan kadın kitle çalışması bu yolla güçlendirilebilir.
Avrupa ülkelerinde Türkiyeli, Kürdistanlı göçmen kadınlara giderken seçim sathına giren Türkiye’de faşist rejimin kadınlar üzerindeki saldırılarla, politik kimlikli kadınlara dönük tasfiyeci saldırlar arasında paralellik kurulabilir.
Yine salt kadına yönelik şiddeti değil, sömürgeciliğin Kürt kadınlarına dönük uyguladığı şiddetle LGBTİ+’lara dönük nefret söylemlerini şovenizme ve heteroseksizme karşı mücadelenin bir parçası olarak ajitasyon ve propagandanın konusu haline getirilebilir. Ve kimi Özsavunma eylemleri, şiddet uygulayan erkeklerin cezalandırılması eylemlerinin propagandası yapılarak kadın kitle Özsavunması teşvik edilebilir.
25 Kasım’a giderken Avrupa’da artan hayat pahalılığı, zamlar, kadın yoksullaşması, emperyalist savaş, ırkçılık, göçmen politikaları ve tüm bunların kadınlar üzerindeki direk etkileri gündemleştireceğimiz konular arasında yer almalıdır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 11 Kasım 2022 tarihli Perspektif köşesi