Seçimler dolayısıyla bütün Türkiyeli ve Kuzey Kürdistanlı devrimciler yoğunlaştırılmış bir seçim mücadelesine girişmişlerdir. Seçim koordinasyonları, komisyonları ve büroları örgütleniyor. Seçimin doğallığında ve birçok nedenden dolayı atıl kalan insanlar harekete geçer. Bu anlamıyla kitlelerde örgütlü ve kendiliğinden bir öfke patlaması vardır. Önemli olan bu öfke patlamasını kendi hanemize nasıl kaydetmemizin mücadelesini vermek ve araçlarını bulmaktır.
Sonuç itibariyle ve güncel aşaması itibariyle Emek ve Özgürlük İttifakı ve Yeşil Sol Parti ile seçime giriyoruz. Bu arada Kürdistani İttifak’ın da Yeşil Sol Parti’yi koşulsuz destekleme açıklamasını önemsiyor ve değerli buluyoruz. Bu türden gelişmelere özel bir vurgu gerekmektedir. Seçimin önemli bir aşamasını geçirmiş ve adaylarımızı YSK’ya bildirmişiz. Bundan sonrası da adaylar etrafında yapılacak seçim çalışmasına enerjimizi çevirmektir. Bunun için özellikle yurtdışında güncel ve acil olan görev, bütün tabanımızı harekete geçirme, herkese iş ve görev verme; yüksek bir görev, bilinç ve iradeyle seçim sürecinin parçası olmaktır. Unutmamak gerekir ki bu türden çalışmaların başarısı insan insana temastan geçmektedir.
Yurtdışında adaylar etrafında çalışma yapma şansımız yoktur. Burada partiler ve seçim ittifakları etrafında yürütülen mücadele öne çıkmaktadır. Bunun için bütün ağlarımızı tercihimizi oluşturan partiler etrafında örgütlemeye yönlendireceğiz. Bizim bu süreçte tercihimiz YEŞİL SOL PARTİ’dir.
Seçimler önümüze çokça olanaklar sunar. Mücadele yürüten bütün güçler insanlarla temas, alan açma, genişletme, dağılan ilişkileri toparlama fırsatına çevirerek seçim çalışmasına da bir üst ivme kazandırabilirler. Bunun için seçim çalışmamızda her anımızı planlama, disipline etme ve yönetme bakış açısıyla örgütlersek başarmamak için hiçbir nedenimiz yoktur. Bunu da ancak iddiasını büyütmek isteyen ve hedefini yüksek tutanlar yapar. Seçim ve parlamentoyu bir mücadele alanı olarak görenler yapar.
Hangi gerekçe ve nedenle olursa olsun yurtdışında yaşayan göçmen işçi ve emekçileriz. Bütün sorunlarımızı burada yaşıyoruz. Ayrıca farklı nedenlerle birlikte göçmenlikten kaynaklı devasa sorunlarımız vardır.
Avrupa’da herkese eşit sosyal ve siyasal haklar için mücadele veren ve Türkiye, Kuzey Kürdistan mücadelesinde kendisine görev ve sorumluluk çıkaran bütün güçler önemli bir dinamik güçtür. Bunu küçümseyemez ve yok sayamayız. Burada olmanın bize yüklediği çokça görev ve sorumluluklar vardır ve bunun bilincinde olarak hareket etmeliyiz.
İdeolojik, örgütsel, ulusal, sınıfsal ve inançsal olarak farklı yerlerde durabiliriz. Bunlar önemlidir ve yok sayamayız. Ancak özellikle bazı dönemlerde hepimizi bağlayan süreçler vardır. Ortak talebimiz olan bu süreçleri ortak örgütlemek ve ortak mücadele alanına çevirmek genel bir kabuldür. Bunu aslında birçok noktada başarabilmiş durumdayız. Bunu süreklileştirmek, etkinleştirmek, bir mücadele öncelliği ve alışkanlığı haline getirmek gerekmektedir. Uzun bir süre bazı eksiklik ve yetersizlikleriyle birlikte çatı ve cephe gibi örgütlenmelerde bir araya gelmeyi başardık. HDP bunun en önemli bir merhalesidir.
Çeşitli nedenlerle doğru ve yanlış bazı kesimlerle sorun yaşarız ve yaşıyoruz. Bunlar tasvip edilmez ama yaşanan sorunlardır. Genelde olan bu sorunlar bazen yerellerde oluşan bazı dengelerden dolayı ilişkiler kuruluyor ve bir araya geliniyor. Her yerin ve bölgenin kendi dinamikleri bunda rol oynamaktadır. Bu türden fırsatlar ve olanakları değerlendirelim, elimizin tersiyle itmeyelim.
Parlamento veya seçimler konusunda taktiğiniz ve tercihiniz farklı olabilir. Bunlar tartışmamızın dışındadır. Ancak seçimlere giren ve Parlamentoyu bir mücadele alanı olarak gören parti ve örgütler kendi tercihlerinin yeterince mücadelesini vermiyor ve rolünü oynamıyorlar. Etrafımızda kendi rolünü oynamayan çokça arkadaşımız vardır. Birçoğumuz bu devleti yıkacağız diye seçme ve seçilme hakkımızı bile kullanmıyoruz. Bir TC kimliği çıkarmıyor ve oy kullanmıyoruz. Dolayısıyla ailemiz ve çevremize de bunu yaptırmıyoruz..
Hepimiz çocuklarımızın ve gençliğimizin politikaya ilgisizliğinden yakınırız. Buradan bir adım atarak kısmen bunun önüne geçebiliriz. Gençlerimiz de bize bakarak pozisyon alıyorlar. Bir eve politika girmiyorsa orada politikacı da çıkmaz. Biz evlerimizde, ailemizde ve çocuklarımızla politika konuşmuyoruz. Özellikle çocuklarını politikanın dışında tutmak isteyen örgütlü, örgütsüz çokça insanımız vardır. Politikanın yaşamın bir öznesi, bir çözüm gücü ve adresi olduğunu kabul etmeliyiz. Politikayı, örgütleri ve partileri olumsuz gören bakış açılarını yıkmadığımız sürece çok olumlu sonuçlara ulaşamayız.
Seçim veya parlamenter mücadele kendi yapısal ve doğal niteliği gereği bir siyasi mücadeledir.
Hangi biçim ve amaçla olursa olsun yürüttüğümüz genel siyasal mücadele, yurtdışında yürüttüğümüz demokratik, siyasi mücadele ve toplumsal mücadeleler için de bize sorumluluklar yükler. Dolayısıyla her türlü talebimiz etrafında örgütlenmemizi sağlar. Bu açıdan bu anın ve bu koşulların yarattığı olanakların iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
Sosyal medyada iki paylaşım vardı. Birisi Zürih ve diğeri Almanya’da. Konsolosluklar önünde adres bildirimi için bir kilometreyi aşkın insan kuyrukları vardı. Yapılan röportajlarda 100 kişiden 2 tane Yeşil Sol Partili adres beyanı için gelmişti. Bu örneği şunun için verdim. Yurtdışında 3.5 milyon civarında seçmen vardır. En azından 200-300 bin civarında yeni seçmen vardır.
Yurtdışında seçmen olan ve olmayanların 1.5-2 milyonu sol, yurtsever, demokrat, devrimci, Kürt ve Alevi kitlesidir. Bu seçmenlerin %50’si demektir. Ancak 2018’de CHP %22.8, HDP %11.5 olmak üzere %34.3 oranında oy kullanılmış. Genelde yurtdışında %50 civarında oy kullanılmış. Bunların %60’ı aşkın oranı AKP-MHP faşizmine verilmiştir.
Toparlarsak, konuşulurken, yazılırken ne kadar devrimci, ilerici, bilinçli, yurtsever olduğumuzu söyleriz. Belki de öyleyizdir. Bu ortaya çıkan tablo bir çelişkiyi ifade ediyor. Bunu değiştirmek ve bize yakışan bir noktaya getirmek gibi bir sorumluluğumuz vardır. Her şeye kendimizden başlayalım.
2018’de HDP İngiltere’de %48.7 ve İsviçre’de %40.1 ile birinci parti çıktı. Ama bu sonuç bizi yanıltmasın. Bizim çok iyi çalıştığımız sonucu burada çıkarılmasın. Bu iki ülkede kullanılan oyların %50’yi aşkın civarı sola oy vermiştir. Ancak bütün yurt dışında kullanılan oy oranları içinde İngiltere %2.8 ve İsviçre %3.3’tür. İngiltere 42 bin, İsviçre 50 bin oy kullanmıştır. Bütün bu rakamlar ve ayrıntıyı şunun için verdim. Bu iki ülkede bizim oy potansiyelimiz bu değildir. Her ülkede HDP ve CHP 22-25 bin oy almıştır. Her ülkede sadece Elbistan ve Pazarcık’tan gelen göçmen sayısı 50-60 bin arasındadır. Buna göre biz çalışmamışız. İsviçre’de 150 bin civarında Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmen işçi ve emekçi yaşıyor. 2018’de bunların 92 bini seçmendi. Bu beş yıllık sürede Türkiye ve Kuzey Kürdistan’dan gelen göçmen sayısında ciddi bir artış varken seçmen sayımız 82 bin civarına düşmüştür. Yine burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bu olanağı, bu mücadele biçimini ve bu hakkımızı en iyi şekilde değerlendirmeyi ve kullanmayı önemsemiyoruz. Nüfusumuzun %50 civarında kısmı seçmen değildir. Çünkü kendimiz, ailemiz, çevremiz seçmen kaydı yapmamışız. İsviçre’nin göçmen potansiyelinin %80’i YSP ve CHP’nin seçmen kitlesidir. Biz potansiyelimizin %50’sini sandığa taşımışız. Bizim asıl neşteri vurmamız gereken yer burasıdır.
Biz oy verince veya sandığa gidince iş bitiyor mu? Hayır bitmiyor. Kendimizi, ailemizi ve tanıdığımız arkadaşımız ve komşumuzu da götürüyorsak, partimize oy vermesini sağlıyorsak görevimizi yapmış oluyoruz. Burada başarılı bir çalışma bizi ülkedeki insanlarımızı harekete geçirmeyi de koşullar. Hem insanlarımızı seçime yönlendirelim ve hem de sandıklarda görevli ve seçmen olma, seçim çalışmalarına katkı sunma ve destek olma konusunda özveride bulunalım.
Yersiz ve hiçbir karşılığı olmayan korkularımız vardır. Bunlar bilgisizlikten, bilinçsizlikten ve kulaktan dolma bilgilerden kaynaklanıyor. 2011’den beri yurtdışında oy kullanılıyor ve bir tek insan oy kullanırken olumsuz gelişme yaşamamıştır. Bunun için kırmızı bültenle aranmayan ve cezası Yargıtay’da onaylanmamış, geçerli TC kimliği numaralı bir resmi belgeye sahip ve yurtdışı seçmen kaydı bulunan her seçmen hiçbir endişeye gerek olmaksızın oyunu kullanabilir.
Her seçmen, her duyarlı insan, mücadele yürüten ve seçim aktivisti 14 Mayıs’a kadar bu benim işim derse bu seçimde kazanımla çıkarız. Her şey bizimle başlar. Şimdi görev başına ve oylar Yeşil Sol Parti’ye.