Demokratik hakları bir bir tırpanlayan Avrupa ülkeleri, son olarak politik sığınma hakkına dönük saldırılarına da hız vermiş durumda. Farklı Avrupa ülkelerinde özellikle Türkiye üzerinden gelen politik sığınmacılara dönük son dönemde artarak devam eden geri iade mahkemeleri, faşist rejim altında yaşama şansı kalmayan politik insanların yaşam hakkına dönük tehditlerin başında geliyor.
Sırbistan’da uzun süre Türkiye’ye iade edilmek üzere hapishanede tutulan Ecevit Piroğlu’nun ardından Avurturya’da Özgür Doğan, İtalya’da da Mehmet Dizin Türkiye’ye iade edilmekle karşı karşıyalar. Faşizme karşı vermiş oldukları mücadeleler, barbar IŞİD çetelerine karşı yürütmüş oldukları kararlı savaş kriminilize edilmeye çalışılan politik sığınmacılar, gerçekte ise Avrupa emperyalist devletlerinin faşizm ve gericilik karşıtı duruşunun göstermelik ve çıkarlara bağlı olarak ele aldıklarını bir kez daha kanıtlıyor.
Örneğin bugün Avusturya’da Türkiye’ye iade edilmek istenen Özgür Doğan, sömürgeci faşizme karşı yürüttüğü mücadeleler nedeniyle hakkında onlarca yıla varan cezalar aldı. Bu nedenle 2014-17 yılları arasında gittiği Rojava’da IŞİD çetelerine karşı yürütülen direnişte yer aldı, gönüllü bir gazeteci olarak çalıştı. 2017 yılında IŞİD’in bombalı saldırısı sonucu başından yaralandı. Aynı zamanda tedavi olmak için geldiği Avusturya’da haksız yere 6 ay hapiste tutuldu, başvurusundan 6 yıl sonra Türkiye’nin iade talebi nedeniyle sığınma talebi reddedilerek, Türkiye’ye geri gönderilmek isteniyor.
Yıllardır Almanya’da yaşayan Kürt siyasetçi Mehmet Dizin ise tatil için gittiği İtalya’da hakkındaki interpol kararı gerekçe gösterilerek tutuklandı. 40 gün göazaltında tutulan Dizin, şu an Bologna yakınlarında bir dağ evinde ev hapsinde tutuluyor. Mahkemeye çıkarılan ve kendisine serbest bırakılacağı bildirilen Dizin’in daha sonra kendisine gönderilen bir elektronik posta ile Türkiye’ye iade edilmek üzere yeniden mahkemeye çıkarılacağı bildirildi.
Şüphesiz bu örnekler son iki hafta içerisinde yaşanan örnekler. Bunların dışında onlarca dosyadaki politik sığınmacılar Avrupa devletlerinin geri iade politikası nedeniyle Türkiye’ye iade edilmiş, işkencelere ve uzun hapislikle yüz yüze bırakılmış durumdalar.
Avrupalı burjuva siyasetçilerin bir yandan Türkiye’deki insan hakları ihlallerinden dem vururken, yine Türk devletinin asılsız iddialarla interpol üzerinden binlerce insana uluslararası arama çıkardığını belirtmelerine rağmen, politik sığınmacılar üzerinde estirilen bu saldırganlık neyle açıklanabilir?
Şüphesiz ki bunlardan ilki, değişen uluslararası dengeler, artan emperyalist rekabet ve hegemonya mücadelesi, bir bütün olarak Avrupa ülkelerinde de gerici eğilimlerin gelişmesine; insan hakları ve demokratik hakların tırpanlanmasına yol açmakta. Yerli işçi ve emekçiler üzerinde geliştirilen baskı yasalarının, söz konusu göçmenler ve politik sığınmacılar olunca çok daha yaygın uygulanmasıdır.
İkincisi, faşist Türk devleti bu konjonktürde Avrupa’nın kendisine benzediğini görmekte, ekonomik, siyasi vb. çıkarlar temelinde ödünler koparmak için “baskısını” arttırmaktadır. İsveç’in NATO üyeliğine alınmasının karşılığı, İsveç’in kendi yasalarını da çiğnemesi ve devrimcilere, yurtseverlere karşı baskıyı arttırması gibi, farklı Avrupa ülkeleri de insan hak ve özgürlüklerini kurban edilir görmekteler, sömürgeci faşizme “boyun eğmekteler”.
Tüm bunlar her demokratik hakkın savunulmasında olduğu gibi, temel insan haklarından biri olan siyasi sığınma hakkı için mücadeleyi de güncel ve kaçınılmaz kılmakta. Bir bütün olarak kazanılmış haklara dönük saldırılara karşı mücadelenin bir ayağını da sığınma hakkına dönük saldırılar oluşturuyor. Her dosya, her dava yeni bir mücadele konusu haline getirildiği ölçü de, sığınma hakkının korunması sağlanabilir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 29 Eylül 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi