Avrupalı emperyalistler kraldan daha kralcı davranışlarıyla göz dolduruyorlar. ABD başkanı Biden’ın ardından tek tek İsrail’e ziyaretler düzenleyen Avrupalı burjuva siyasetçiler, Biden’ın açtığı yolu, Filistin halkına ve direnişine karşı ondan çok daha ateşli ve saldırganca yaptıkları açıklamalarla takip ettiler. Efendiye kul köle olmanın ne tür bir insan müsvettesi ortaya çıkartacağının tipik örneğini oluşturdular diyeceğiz ama tam olarak öyle değil. Liderliğini tereddütsüz kabul ettikleri, etmek zorunda kaldıkları ABD’nin yanında yer alarak kendi konum ve çıkarlarını koruyup geliştirebileceklerini düşündükleri için. Bölgenin kalbine bir hançer gibi sapladıkları Siyonist İsrail’in kendi emperyalist çıkarlarına en etkili silah olarak hizmet etmeye devam edeceğini tasarladıkları için.
Biden’dan önce bölgeye intikal eden Avrupalı burjuva siyasetçilerin başında AB Komisyon Başkanı Ursula van der Leyen vardı. Rusya-Ukrayna savaşında da bölgeye ilk ziyarette bulunan, AB’li emperyalistler adına Rusya’ya tehditler yağdıran yine aynı kişiydi. Öyle görünüyor ki AB’nin kendi yapısal-hiyerarşik kurallarını da çiğneyerek yaptığı bu ziyaretlerle Leyen, Avrupalı emperyalistlerin en saldırgan kanadının sözcülüğüne soyunmuş durumda.
Nitekim İsrail başbakanı kafatasçı Netenyahu ile birlikte basının karşısına geçen Leyen, “İsrail’in terörizme karşı savaşında yanındayız, her türlü desteğe varız” derken, hem Filistin halkının direnişini terörizmle yaftalıyor hem de uluslararası kurallara göre savaş suçu işleyen İsrail’in elini temize çıkarmaya, yeni katliamlar için cesaretlendirmeye çalışıyordu. Öyle ya, teröristlerin, yani 2 milyonu aşkın Gazzelinin bombalanması, açlığa ve susuzluğa mahkum edilmesi bir haktı. Nitekim öyle de oldu ve Lehey’in ziyaretinden kısa bir zaman sonra İsrail El-Ahli hastanesini bombalayarak büyük bir katliama daha imza attı.
Leyen’in ardından bölgeye giden bir diğer Avrupalı siyasetçi Almanya devlet başkanı Sholz oldu. Her ne kadar havaalanında füze alarmı nedeniyle Gazze halkının on yıllardır yaşadığının milyarda birini yaşamak zorunda kalsa da, o esas mesaisini Mısır ve Ürdün’de yaptığı temaslarla Siyonistlerin Gazze halkını Sınai çölüne sürme planlarına kapı aralamaya çalıştı. Bunun olmadığını görünce o da Lehey gibi Netenyahu’yla kameralar karşısına geçerek “büyük dayanışma” pozları verdi.
İngiltere başbakanı Rishi Sunak ise İsrail’e yaptığı ziyarette belki de sözde demokrasi, insan hakları, adalet ve eşitlik savunucusu Avrupa’nın, liberal demokrasinin gerçekte değerler sisteminin kapitalist- emperyalist çıkarlardan oluştuğunu, bu çıkarlar için halkların kanını dökmekten bir an bile tereddüt etmeyeceklerini gözler önüne serdi. Dünya El-Ahli hastane katliamının şokunu yaşarken, Sunak, İsrail’in terörizme (yani Filistin halkına) karşı savaşında uluslararası kurallara uygun davrandığına inandığını açıklayarak, Siyonizmi aklamaya çalıştı. Bununla da yetinmeyen Sunak, Netenyahu’ya dönerek “kazanmanızı istiyoruz, bunun için çalışacağız” diyerek aslında savaşın direk içinde olduklarını itiraf etmiş oldu.
Tüm bu ziyaretler göstermektedir ki Avrupalı emperyalistlerin hiç değilse önemli bir kesimi tarihsel olduğu gibi, güncelde de tereddütsüz Siyonist İsrail’in yanında yer almakta, Filistin direnişinin kanla bastırılması, Filistin halkının yeni bir Nakba ile yerinden yurdundan edilmesi için kendi ekonomik, askeri ve politik olanaklarını sonuna kadar açmaktalar ve yeni katliamlar için İsrail’i teşvik etmekteler.
Fakat gerçekler gibi haksızlığa karşı direniş de inatçıdır. Şu anda kameraların karşısında emperyalistler ve onların temsilcileri var, ancak dünya halkları, Avrupa’nın aydınlık işçi ve emekçileri daha son sözünü söylemedi. Onlar milyonlar olup sokaklara aktığında, mazlum Filistin halkı gibi ölümü yendiğinde tüm kafatasçılar insanlığa karşı işledikleri suçlardan kendilerini sıyıramayacaklar.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 27 Ekim 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi