Yoğun bir siyasi gündem eşliğinde 25 Kasım’da sesimizi kadınlara ve LGBTİ+’lara dönük erkek-devlet şiddetine karşı yükseltmeye hazırlanıyoruz.
Rojava’ya ve altyapısına dönük saldırıların arttığı, Filistin’de Siyonist İsrail’in soykırımcı savaşının tüm hızıyla devam ettiği, Türkiye ve Bakûr’da faşist şeflik rejiminin tasfiyeci saldırılarının sürdüğü, özellikle de Ukrayna savaşıyla keskinleşen emperyalistler arası çelişkiler ile birlikte Avrupa devletlerinde yeni faşist, savaşçı, ırkçı-mülteci düşmanı hükümetlerin kurulduğu, savaşın öne geçtiği bir tarihsel kesitte kadına ve LGBTİ+’lara dönük erkek-devlet şiddetinin yükselişi iç içe geçen olgulardır.
Cins çelişkisinin de damgasını taşıyan bütün bu dünyasal, bölgesel ve her ülke düzeyinde tanımlanacak gelişmeler, 25 Kasım’da erkek-devlet şiddetine karşı mücadeleyi yükseltmeyi daha özel ve siyasi bir görev olarak karşımıza çıkartıyor.
Erkek egemen şiddet, ataerkil kapitalist sistemde bu cins çelişkisinin başat ve “olağan” görünümüdür. Erkek egemen şiddete karşı mücadele erkeğin insanlaşması, kadının özgürleşmesi sürecinin temel koşulu ve kaldıracıdır.
Sosyalist kadınların başlattıkları 25 Kasım kampanyası bu bakımdan iradi bir müdahaleye işaret ediyor. 28 Eylül kürtaj yasakları ve kısıtlamalarına karşı mücadele gününde sokaklarda ilan edilen kampanya 25 Kasım’da gösterilere güçlü ve kitlesel katılımlar ile son bulacak.
Peki sosyalist erkekler bakımından durum nedir?
Kadına ve LGBTİ+’lara dönük şiddet erkek sosyalistler bakımından her şeyden önce politik bir sorundur ve bu siyasi sorumluluğu üstlenmemek, düpedüz apolitizm olur.
Zira ataerkil kapitalist sistemin oluşturduğu gerici cins saflaşması içerisinde erkek proleterleri kadın devrimine kadınların bir ittifakı olarak kazanmak erkek sosyalistlerin temel görevlerindendir.
Özellikle de hemcinslerine insanlaşma, yani kadına yönelik şiddet somutunda “kadına yönelik şiddete dur de”, “sessiz kalma”, “erkek ayrıcalığından vazgeç”, “erkek dayanışması kurma” çağrıları yapmak, bunu siyasi mücadelenin konusu yapmak erkek emekçi milyonları ataerkil kapitalizmin saflarından koparmanın temel bir halkasıdır.
Aynısı tabii ki iç ortamlardaki erkek egemen görünümlere karşı mücadele için de geçerlidir.
Sosyalistler, SKB’nin başlattığı kampanyaya güçlü destek vermeli, onu güçlendirmelidir, enerjisini seferber etmelidir. Erkek sosyalistler 25 Kasım hazırlıklarının erken döneminde erkek emekçilere dönük çağrılar yapmalı, kadınları 25 Kasım’a seferber etmede somut görevler ve sorumluluklar üstlenmelidir.
Kasım ölümsüzler ayının pratik yoğunluğu içerisinde bu önemli siyasi-ideolojik görevin üstesinden hep birlikte gelmeliyiz.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 3 Kasım 2023 tarihli Perspektif köşesi