Filistin’le ilgili protestoların boyutu ve Suella Braverman’a duyulan öfke Rishi Sunak hükümetini bir kez daha salladı. Ancak Muhafazakârları sallayan tek mesele bu değil. Dışişleri Bakanı olabilmek için Lordlar Kamarası üyesi yapılan David Cameron’ın geri dönüşü de Braverman’ın görevden alınmasını istemeyen en uç muhafazakarları daha da fazla öfkelendirecek gibi görünüyor.
Hatırlanacağı üzere David Cameron, İngiltere’nin AB’den çıkışının karşısında konumlanmış, referandumu kaybetmesiyle birlikte başbakanlıktan istifa etmişti. Dolayısıyla Cameron’un geri dönüşü, Brexit’e karşı çıkanların geri dönebileceğine dair bir işaret aynı zamanda.
Fakat burjuvazi ve onun politik unsurları bakımından dün dündür, bugün bugün gerçekliğini unutmamak gerekir. Zira Cameron, başbakanlığı döneminde İngiliz egemen sınıflarının ve emperyalizmin çıkarlarını gözetirken halkların kanını dönmekten hiç çekinmemiş, dolayısıyla zorlu süreçte deneyimli bir burjuva politikacı olarak yine aynı egemen sınıflar tarafından yeniden hizmete çağrılmış oldu.
Zira Siyonizm’in Filistin halkının kanını döktüğü şu günlerde, dönüp 2015 yılında Haaretz gazetesinde yayımlanan bir makalenin başlığına baktığımızda şöyle bir soru atıyordu ortaya: “David Cameron Gelmiş Geçmiş En İsrail Yanlısı İngiliz Başbakanı mı?” Yazıda Cameron’ın seçimleri kaybetme fikrinin “Londra’daki İsrailli diplomat ve lobicilerin tüylerini ürperttiği” belirtiliyordu.
Yine hiç de işçi-emekçi dostu olmayan Cameron’un başbakan olarak ekonomi politikası Margaret Thatcher’ın sağındaydı ve George Osborne ile birlikte 2010’dan 2016’ya kadar sert kemer sıkma politikalarının mimarı oldu. Brexit oylamasıyla görevden ayrılmak zorunda kaldıktan sonra Greensill skandalına karıştı. Greensill Capital adına hükümet bakanları ve devlet memurları nezdinde lobi faaliyetlerinde bulundu. Dönemin başbakanı Rishi Sunak, sağlık bakanı Matt Hancock ve iki Hazine bakanı da dahil olmak üzere en az dört bakana lobi faaliyetinde bulundu.
Ancak Cameron’un da görev süresi uzun sürmeyebilir. Yedi yılda yedinci dışişleri bakanı oldu. Muhafazakar hükümette daha fazla karmaşanın yaşanacağına dair emareler oldukça güçlü. Önümüzdeki hafta Çarşamba günü, 22 Kasım’da, Maliye Bakanı Jeremy Hunt geleneksel sonbahar açıklamasını yapacak. Kamu harcama planlarını ortaya koyan bu açıklama birçok açıdan bütçeden daha önemli. İngiltere’de geçen hafta açıklanan rakamlar Temmuz ve Eylül ayları arasında ekonomik büyümenin sıfır olduğunu gösteriyor.
Önceden açıklanan önlemler arasında zenginlere fayda sağlayacak olan veraset vergisinin düşürülmesi ya da kaldırılması da yer alıyor. Şu anda her 20 mülkten sadece biri için bu vergi ödeniyor. Kesintinin yarısı 2.1 milyon sterlin ya da daha fazla serveti olanlara gidecek.
Telegraph gazetesi de Hunt’ın “işletmelere 10 milyar sterlinlik bir vergi indirimi sağlamaya kararlı olduğunu” bildiriyor. Daily Mail gazetesi ise Hunt’ın “önümüzdeki hafta kamu hizmetindeki yüksek maliyetli ‘kutu işaretleme’ işlerine yeni bir kısıtlama getirilmesini” istediğini yazdı.
İşçi ve emekçilere, yoksullara yeni bir saldırı ile ödenen vergi kesintileriyle çok daha ileri gitmek istiyorlar. Ancak saldırganlıkta sınır tanımaz olan bu iktidar, aynı zamanda çürümüş ve zayıf bir iktidardır. Filistin protestoları, grevler ve daha fazla direnişle bu hükümet tümden alaşağı olabilir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 17 Kasım 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi