8 Mart’la başlayan Mart-Mayıs mücadele aralığı Newroz’la devam ediyor. İşçi sınıfı ve ezilenlerin, kadınların öfke ve umut dolu eylemlerine sahne olan her bir etap, sınıfsal ve toplumsal mücadelelerin gelişim potansiyeline de işaret ediyor. Kadınlardan gençlere, farklı toplumsal kesimlerin kendi özgün şiar ve talepleriyle alanları doldurduğu günümüz mücadelelerinde komünistler de Türkiye’den Kuzey Kürdistan’a, Rojava’dan Avrupa’ya geniş bir coğrafyada politik özgürlüklerden ulusal ve cinsel eşitliğe, kapitalist sömürüye karşı mücadeleden sosyalizmin tek kurtuluş alternatifi olduğu gerçeğine, bir çok mücadele başlığını kitlelerle buluşturmaya, görünür kılmaya çalışıyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri tüm dünyada geçmiş yıllara oranla kitleseldi. Kadınlar; kapitalist krizin giderek derinleşmesiyle birlikte artan kadına ve LGBTİ’lere dönük erkek-devlet şiddetine, erkek egemen kapitalist sistemin kadınları daha fazla yoksullaşmaya mahkum edişine, ve işte, evde, okulda, hayatın her alanında artan cinsel eşitsizliğe karşı meydanları doldurdu. Kimi kentlerde sistemin kolluk güçlerinin engelleme çabalarına karşı militan duruş sergiledi, çatışa çatışa ilerledi.
Avrupa kentlerinin bazılarında kadın grevi etkili oldu ve o gün on binlerce kadın işçi üretimi de durdurarak kadın emeği sömürüsünü gündeme taşıdı; kadın olmadan yaşam olmayacağını hem kendi hemcinslerine hem de erkeğe gösterdi. Kapitalist üretim sürecinde iki kat sömürü gerçeğini, cinsel ve sınıfsal kurtuluş için mücadelenin can alıcılığını eylemleriyle görünür kılmış oldular.
Komünist kadınlar haftalar öncesinden bir kampanya biçiminde ele aldıkları süreci, gerçekleştirdikleri onlarca toplantı, yüzlerce ev ziyareti, sokak eylemleri ve stantlarla 8 Mart’a taşıdılar. Örgütlü oldukları bütün kentlerde sosyalist kadın kimliğini görünür kılarak, kadın grevinin erkek egemenliğine karşı mücadeledeki yeri konusunda aydınlatma çalışması yürüttüler. Alanlarda cinsel sömürü ve şiddete karşı sosyalizm perspektifli direnişin bayraktarı oldular. Almanya’da mor ve kızıl bayraklarıyla yeni kentlere doğru da yayılan komünist genç kadınlar, günler öncesinde Zoralı genç kadınları hedefleyen polis şiddetini bir kez daha teşhir ettiler, mücadeleye devam kararlılığını sergilediler.
18 Mart Politik Tutsaklarla Dayanışma günü ise, özgün bir tarih olarak Tutsaklarla Dayanışma Komitesi (TSP) tarafından yaygın paneller ve sokak eylemleriyle karşılandı. Dünyanın değişik hapishanelerinde politik tutsaklara dönük saldırlara karşı mücadele ve dayanışmanın önemi belleklere kazınmaya çalışıldı. Toplantı ve sokak eylemlerinde İsrail siyonizminin Filistinli tutsaklar üzerinde uyguladığı işkence ile faşist Türk devletinin devrimci ve yurtsever tutsaklar üzerinde estirdiği tecrit saldırısı, hasta tutsaklar sorunu, tutsaklarla maddi ve manevi dayanışmanın kriminalize edilmesi çabalarına karşı mücadele vurgusu öne çıktı. Yüzlerce insanın katıldığı panel ve eylemler enternasyonal dayanışmanın önem ve aciliyetini bir kez daha açığa çıkardı.
Şimdi Mart-Mayıs aralığı Newroz kutlamalarıyla devam ediyor. Özellikle Türkiye ve Kürdistan’da milyonların katıldığı Newroz kutlamaları Kürt halkımızın ulusal hakları için mücadeleden asla vazgeçmeyeceği kararlılığını gösteriyor. PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağır tecritin kınandığı etkinliklerde, tutsakların açlık grevi eylemi sahipleniliyor. Sömürgeciliğin işgal ve saldırılarına karşı direnişi bayraklaştıran Newroz alanları, yeni bir saldırı konseptine karşı kitlesel direniş umudunu güçlü kılıyor.
Şüphesiz Avrupa kentlerinde yapılacak Newroz kutlamaları da başta Kürt halkı gelmek üzere, devrimci ve sosyalistlerin değişik taleplerle alanları dolduruşuna tanık olacak. Newroz’da demirci Kawa’nın zalimler üzerinde ışıldayan çekici milyonların kararlığına dönüşürken, işçi sınıfının birlik ve mücadele günü 1 Mayıs’a giderken adımları hızlandırıcı itki olacak.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 22 Mart 2024 tarihli Perspektif köşesi