1 Mayıs arifesindeyiz. Dünyanın her yerinde işçi sınıfı ve ezilenlerin örgütlü bölükleri, elde ettiği gücü sınıf düşmanına karşı sokağa dökecek, boy gösterecek. Her sokakta ve meydanda ezilenler kapitalist barbarlığa, sömürü ve eşitsizliğe karşı adalet, eşitlik talebiyle; yine ve yeniden sosyalizm haykırışıyla özgürlük diyecek.
İşçi sınıfı ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma gününe sayılı günler kala, emekten yana saf tutanlar 1 Mayıs’a dönük hazırlıklarını hızlandırmış durumda. Sendikalardan, çeşitli siyasi partilere kadar farklı politik tavra sahip güçlerin oluşturduğu geniş yelpaze, duruşları ve pratik adımlarıyla birbirinden ayrışıyor. Yaşadığımız Avrupa’da bu ayrışma esas itibariyle bir yandan sadece bir kutlama, bayram; dolayısıyla eğlence havasında geçirmek isteyenlerle, O’na gerçek içeriğini verip, aynı zamanda bir mücadele ve kavga gününe çevirmek isteyen güçler arasında yaşanmakta.
Avrupa’nın birçok ülkesinde egemen sınıfların kazanılmış haklara dönük saldırılarının artması; işçi ve emekçileri yokluk ve yoksunluğa mahkum etme girişimlerine karşı emekçi saflarda gelişen militan karşı koyuş pratiği ve istemi, kimi kentlerde yapılacak 1 Mayıs etkinliklerinin de alışılagelmişliğin dışına çıkacağını, direnişçi gösterilere sahne olacağını gösteren veriler olarak kayda geçmekte.
Bütün bu gerçekler ışığında biz Avrupa’da yaşayan Marksist Leninistlerin yoğunlaştırılmış bir 1 Mayıs çalışması ekseninde, yüzeyselleşmiş, kendi içeriğinden boşaltılmış 1 Mayıs’a gerçek içeriğini vermek önümüzdeki hafta ve günlerin temel devrimci görevidir.
Yürüteceğimiz yoğunlaştırılmış kitle çalışmasında “Savaşa, ırkçılığa ve yoksullaşmaya karşı 1 Mayıs’ta alanlara” şiarı ajitasyon-propaganda çalışmasının güncel merkezini oluşturmalı. Egemen sınıfların başta işçi sınıfı ve emekçiler olmak üzere; tüm ezilenlere karşı değişik görünümler altında ve farklı bahanelerle geliştirdiği saldırılar deşifre edilmelidir. Sosyal hak gasplarından işsizler ordusunun yaratılmasına, mültecilerin hedef tahtasına yerleştirilmesinden ırkçı ve faşist hareketin desteklenerek geliştirilmesine, emperyalist rekabetin farklı alanlarda savaş halini aldığı ve daha yoğunluklu bir savaş durumunun gerçek bir tehlikeye dönüşmesi; Filistin ve Kürdistan’da uygulanan soykırım ve katliamlar işlenecek gündemler arasında yer alıyor.
Kuşkusuz, 1 Mayıs’ı kazanmak her şeyden önce hazırlıklarımızda; öncesinde yürüteceğimiz politik kitle çalışmasında gizlidir. 1 Mayıs’a devrimci içeriğini vermek, bizdeki biçimselleşmeyi, sıradanlaşmayı aşmak da buradan geçmekte. Öyleyse hiç vakit kaybetmeden oluşturacağımız çalışma planlarımız, fabrika fabrika, sokak sokak, ev ev yürüteceğimiz kitle çalışmasını en ince ayrıntısına kadar içermeli; kararlarımızın yaşama geçirilmesinde en yüksek ve tam bir disiplin klavuzumuz olmalıdır. Afişlerimiz, pullamalarımız, bildirilerimiz ve çağrılarımız bugünden 1 Mayıs’a kadar olabilecek en geniş alanda görünür kılınmalıdır.
An’da daha yüksek bir katılımı sağlamak için kendi kitlemize dönük, telefon ve mesajlarla haber verme tarzından koparak, ev ziyaretleri biçiminde yürüteceğimiz faaliyetle ve yürüteceğimiz “dost sohbetleriyle” hem onlarla yakınlaşmayı ve hem de onlardaki potansiyeli açığa çıkarmayı hedeflemeliyiz. 1 Mayıs’ı kazanmanın yolu dışarda tek bir kişinin kalmayacağı şekilde, tüm kitlemizi katacak bir ön çalışmadan geçmektedir.
Bugünden itibaren 1 Mayıs’ı her anda hissetmek ve yaşamak yolumuz olsun! Her sohbetimizde; evimizde ve kurumlarımızda çalacağımız ve söyleyeceğimiz marşlar enerji kaynağımız olsun!
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 19 Nisan 2024 tarihli Perspektif köşesi