2015’de yaşanan kitlesel göç dalgası ve burjuvazinin bu eksende ortaya çıkan politik krizinin ardından gündeme gelen, üç yıldır da müzakere konusu olan yeni göç yasalarının oluşturduğu pakt (torba), Avrupa Parlamentosundan (AP) geçti.
Politik krizin özü, Dublin III’de somutlaşan mülteci ve göç yasasının işlevsizleşmesi ile ilgiliydi. Emperyalist küreselleşme kapitalizmi göçü kitleselleştirdiği gibi ulusal ölçekteki “göçmen, iltica ve mülteci hukuku”nu da aştı.
Ki bir mali entegrasyon olarak AB’de bu sorun zaten ulusal ölçekte ele alınması imkansız. Zira AB sınırları bir kale gibi savunurken Dublin III aracılığıyla Yunanistan, İtalya ve İspanya başta gelmek üzere sınır ülkeleri “göçmen yığılma” ülkelerine dönüştürüldü. Önce Yunanistan’da 2015 sonrası, şimdi de İtalya’da yeni faşist hareketler ve liderler göçmen düşmanı politikalarla geliştiler, hatta hükümetleştiler.
Yeni yasa paktı üç temel konu üzerinden şekilleniyor.
– Hızlandırılmış sınır yönetimi. Anlaşma, “bir kişinin girişte statüsünün hızlı bir şekilde belirlenmesi için yeni prosedürler” öngörüyor. Yani, göçmenlerin girişte bir “filtreleme” prosedürü (kimlik kontrolü, güvenlik ve sağlık kontrolleri, ifade, parmak izleri) yoluyla Avrupa’da kalıp kalamayacaklarını veya ayrılabileceklerini beş gün içinde hızlı bir şekilde öğrenilecek.
– Varışları sınırlamak ve “kaçakçılık” ağları ve “göçmen kaçakçılığıyla” mücadele etmek amacıyla menşe ve geçiş ülkeleri (Balkanlar’dakiler gibi) ile iş birliğinin güçlendirilmesi. Brüksel, özellikle üçüncü ülkelerle göç ortaklıkları kurma yolunu değiştirmeyi ve Avrupa’yı daha “gönüllü bir işçi göçü” politikası çerçevesinde konumlandırmayı amaçlıyor.
– Yeni, daha esnek bir “dayanışma” mekanizması. Her ülke dayanışma mekanizmasına katkıda bulunmalı, ancak daha az kısıtlayıcı bir şekilde. Yer değiştirmeler (sığınmacıların üye devletler arasında transferleri) daha önce zorunluyken, artık gönüllülük esasına dayalı olarak yapılıyor. Bu nedenle ülkelerin çeşitli seçenekleri vardır: yer değiştirme, mali katkı veya diğer dayanışma önlemleri (personelin görevlendirilmesi, diğer ülkelere lojistik yardım vb.). Komisyon, göç akışlarını daha iyi dikkate almak amacıyla her yıl bir rapor hazırlayacak ve öneriler sunacaktır.
Özetlersek yeni paktın üzerine kurulduğu sac ayakları şunlar: Sınırlarda göçmenlere dönük savaşın daha da yükseltilmesi, ucuz ve ihtiyaç kapsamındaki işgücünün “seçilmesi” koşullarının oluşturulması ve “dayanışma” adı altında konumları değişmeyecek göçmen nüfus bölgelerine daha fazla mali katkıda bulunulması.
Göçmenler ve mültecilerin yaşamı ve hakları bakımından kuşkusuz saldırı içeren bu yasaya karşı mücadele, günün temel görevlerindendir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 19 Nisan 2024 tarihli Avrupa Gündemi köşesi