Avrupa Parlamentosunda (AP), siyasi gruplar tarafından ortaklaşa hazırlanan, “Başta Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve düşüncelerinden ötürü hapiste olan diğer tutuklular olmak üzere, Türkiye’de insan haklarının durumu” içerikli karar tasarısı genel kurulda yapılan oylamada oy çoğunluğuyla kabul edildi.
AİHM’in Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği nihai hükmü hatırlatan karar tasarısı, Demirtaş’ın “derhal ve koşulsuz serbest bırakılması”nı talep etti.
AP, böylesi kararları çokça alıyor. AB’nin Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki demokrasi mücadelesine gülümseyen yüzü Kati Piri de hemen hemen bütün açıklamalarında faşist şef Erdoğan’a “uyarılar” yapıyor.
Peki bu kararların herhangi bir karşılığı var mı?
AB vatandaşlarının seçimiyle oluşan AP genel kurulu, AB’nin “demokratik” temsiliyet ve yasama organı. Ne var ki, AP’nin AB’nin toplam yapısı ve siyasi işleyişi içerisindeki konumu oldukça düşük. Somut siyasetin yürütücüsü Parlamento değil, AB bileşeni ülkelerin liderlerinden oluşan Komisyondur.
Bu nedenler karar tasarısı, Komisyona gönderiliyor. Komisyon daha bir ay önce Türkiye’nin durumunu tartışmış, sembolik yaptırımlar ile ortamı yatıştırmaya çalışmıştı. Özellikle Merkel liderliğindeki Almanya, Türkiye ile iplerin koparılmaması için özel çabalar gösteriyor.
Daha geçen hafta, AP bu kararı tartışırken ve oylarken, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas “ilişkileri yeniden rayına oturtmak” için Ankara’yı ziyaret edip Çavuşoğlu ile görüştü.
AİHM kararını uygulamayan, herkesin gözü önünde burjuva hukukun ilkelerini ters yüz ederek faşist devlet terörünü meşrulaştıran Tayyip Erdoğan ve rejimi ile karşı karşıya gelemeyen bir AB söz konusu.
AP’nin bir kararı veya Kati Piri’nin açıklamaları bu siyasal tepkisizliği bozmuyor.
AP kendi etkisizliğinin farkında değil mi? Farkındaysa neden karşılığı olmayan kararlar alıyor?
AP’de Avrupalı emekçiler tarafından seçilen, onların eğilimlerini de taşıyan emekçi soldan vekiller de var. Burjuva demokratik ilkelere göre oluşan Parlamento aynı zamanda Avrupa halklarının eğilimini bir biçimde yansıtmak zorunda.
AP’nin süreklileşmiş uyarıları ve karar tasarıları, Avrupa halklarının faşist Tayyip Erdoğan rejimine karşı tepkilerinin bir “yumuşak” yansımasıdır. Amaç, hem Avrupa halklarının, hem de Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki demokrasi güçlerinin “tepkisini” konsolide etmek.
Türkiye ve Kürdistanlı antifaşistlerin potansiyel ittifak güçleri de Avrupa halklarıdır. Ancak onların başkaldırısı ve devrimci eylemi, kendi ülkelerini faşist şef Erdoğan’a tutum almaya zorlar.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 29 Ocak 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi