Edinburgh’dan Berlin’e, İsviçre’den Hamburg’a, Paris’ten Viyana’ya, Londra’dan Köln’e, Brüksel’e ve Rotterdam’a Avrupa’nın birçok kentinde komünist öncünün kuruluşunun 30. yılı yüzlerce insanın katılımıyla kutlandı. TC’nin Edinburgh Konsolosluğu’nu kapatan pankart eylemi, Almanya’da genç komünistlerin korsan yürüyüşleri, Fransa’da, İngiltere’de genç komünistlerin kentleri kızıllaştıran yazılama ve pankart eylemleri ile Türkiye ve Kürdistan’da ateş altında yürüyüşlerini sürdüren ve büyüten yapıcılar selamlandı. Avrupa’daki genç komünistler, 3. Konferanslarını başarıyla topladıklarını duyurdular.
10 Eylül etkinlikleri ile komünist öncü 30. Yıl Kampanyasının da startını resmen vermiş oldu. 21 Aralık’ta Almanya’da gerçekleşecek Avrupa merkezi Festival’de binlerce göçmen emekçiyi, kadın ve genci buluşturacak komünistler, duyurularını yapmaya başladılar.
Sürece güçlü ve militan bir start veren komünistler, özelde de genç komünistler, 30. Yıl Kampanyasına kilitlenerek daralan örgüt kapasitesini genişletmek, başta parti kitlesi gelmek üzere öncü işçiler, emekçiler, kadın ve gençler ile ilişkileri geliştirmek, onları örgütlemek ve devrimin, partinin ihtiyaçları doğrultusunda “kazanmak”, parti çizgisini, devrimci teorisinin ayırıcı yönlerini kitlelere taşımak, partiyi “tanıtmak”, öncüyü uluslararası devrimci ve komünist hareket içerisinde güçlendirmek, kısacası partiyi yeni düzeyde örgütlemek için her şeyden önce “kendilerinden başlıyorlar”, başlamalılar da.
2019’da yürütülen 25. Yıl Kampanyası ve Festivali, 2015’de yürürlüğe konulan Çöktürme Planı’nın faşist tasfiyeci stratejik saldırılarının etkilerinin hissedildiği bir süreçte, direnişin tam ortasında, öncüye, direnenlere ve kitlesine ciddi moral bir katkıda bulunmuş ve komünistlerin kitlelerle bağlarını güçlendirmişti. Özellikle de genç komünistler için bu süreç daha sonra yakalanan ivmeyi hazırlayan, yeni bir eşiğe geçişin koşullarını oluşturan bir çalışma oldu.
Çöktürme Planı’nın tabii ki bir Avrupa ayağı da vardı ve var. Yaşadıkları ülkelerin sınıf ve toplumsal mücadelelerden çok “memleket”in politik koşullarından, sınıf mücadelelerinden belirlenen göçmen işçiler ve emekçiler, devrimci-yurtsever örgüt ve partilerin “tabanı” da Türkiye ve Kürdistan’daki kitle hareketine paralel bir seyir izledi. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’a ziyaret-tatile giden binlerce göçmen “örgüt propagandası” veya “bağı” bahanesiyle rehin tutuldu, ajanlaştırılmaya çalışıldı, bazılarının mal varlıklarına el konuldu. MİT’in Avrupa’da faaliyetleri kapsamlaştı. Öncüler gözaltına alınarak tutuklandı. Paris katliamında olduğu gibi kimi öncü devrimcilere dönük siyasi suikastler devreye konuldu.
Korku belirgin bir duygu olarak kitlelerin büyük bölümünü esir aldı. Devrimci örgüt ve partilerin etkinliklerine kitle katılımı zayıfladı. Fakat aynı zamanda devrimci öncüler de gidişatı tersine çevirecek, saldırıyı boşa çıkartacak yoğunlaşmayı örgütleyemediler. Bu koşullar altında öncünün ve yurtsever-devrimci hareketin kitlelerle ilişkileri zayıfladı, açı farkı gelişti. Yasalcı düşünüş, umutsuzluk ve karamsarlık yaygınlaştı. Bu, tasfiyeci kuşatma altındaki öncünün daralma sürecinin Avrupa’daki temel belirgin görünümleri oldu.
Direnen ve savaşan partinin militanları, sempatizan ve taraftarları, 30. Yıl’ında komünist öncüyü, onun gerçeğini geniş göçmen işçi ve emekçilere taşıyarak, kadın devrimini kadın kitleleriyle buluşturarak, partiyi, parti gerçeğini, programını, amaçlarını tanıtarak, “kitlelere hücum” tanımını hak edecek bir ataklık ve dinamizm geliştirerek, “kapitalizm krizde, çözüm sosyalizmde” gerçeğini öznel öğe, yani öncünün örgütlenmesi, geliştirilmesi, “30. Yılında partiyle zafere” tamamlayıcılığı ile birlikte ajitasyonun konusu yaparak, ortaya çıkan taze ve genç kuvvetleri 30. Yıl kampanyasına kanalize ederek süreci yeni bir Atılım’ın sıçrama tahtasına dönüştürebilirler. Üçüncü Konferanslarıyla gençliği devrim saflarına davet eden genç komünistler kuşku yok ki bu sürecin en dinamik, etkili ve canlı kuvvetleri olarak öne çıkacaklardır. 30. Yıl Kampanyası’nın startı verildi. Her bir komünist kendisini bu sürece hızlıca adapte etmeli, kendisini ve çevresini örgütlemeli ve sonuca kilitlenmelidir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 20 Eylül 2024 tarihli Perspektif köşesi