16 Mayıs 2025 Cuma - 10:49
DÖKÜMANLAR
Video Haberler
Haber Gönder
AVEG-KON
  • Languages
    • Deutsch
    • English
    • Français
Banner 2023 - copy
Banner 2023
  •  
  • GÜNCEL
  • EMEK
  • LGBTI+
  • KADIN
  • GENÇLİK
  • EKOLOJİ
  • KÜLTÜR-SANAT
  • DÜNYA
  • AÇIKLAMALAR
  • SEÇTİKLERİMİZ
  • TÜM HABERLER
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  •  
  • GÜNCEL
  • EMEK
  • LGBTI+
  • KADIN
  • GENÇLİK
  • EKOLOJİ
  • KÜLTÜR-SANAT
  • DÜNYA
  • AÇIKLAMALAR
  • SEÇTİKLERİMİZ
  • TÜM HABERLER
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
AVEG-KON
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Haber Gönder

‘İşkillenmek’ kaderdir – Efe DAĞLI

19 Nisan 2020 Pazar- 10:39
‘İşkillenmek’ kaderdir – Efe DAĞLI
PaylaşTwitWhatsapp

Yeni faşizmde “yetenekli” olmak değil, vasatlık ve sıradan pratisyenlik tercih nedenidir. Kadrolarla araçsal ilişki kurulması bu düzenin vazgeçilmezidir. “İşkillenmek” bu nedenle yedi yirmi dört kaderdir. Eh, bu da kurt gibidir, insanın beynine girdi mi mahveder. Bir gün “yamyamlar” dersiniz, bir gün kamyoncuyu karakola çektirirsiniz; bütün bu huzursuzluk hallerinde bir türlü yarından emin olamama vardır. Topluma vasi olduğuna inanan kendi üzerindeki vasaliteyi kabul eder.

“İnfaz Kanunu” Meclis’te tartışılırken alınan sokağa çıkma yasağına karşı halkın gayet kendiliğinden davranış biçimi, kabinenin en popüler ismini istifaya sürükledi.

Halk bunu neredeyse hiçbir şey yapmayarak başardı. Devletin arzu ettiği gibi davranıp, yasağa riayet etmek yerine, “devletin sağı solu belli olmaz” diyerek yaşam malzemesi teminine girişti. İktidar medyası düpedüz hakaret ederek aşağıladı o kitleyi. Bilmeden, farkında olmadan iktidarın prestijini yıpratmış, hatta “mümtaz bir Bakanın” istifasına yol açmışlardı.

İlgili Bakanın bazı bakımlardan gayet fevri olduğu anlaşılan istifası kabul edilmedi, o da “bis yapar” gibi gücünü egale ederek, pek heyecanlı ifadelerle görevine döndü. Ancak her tür sövgüyle karşılaşan o kitleye dönük iktidar medyası bakışı baki. Kötü bir şeye yol açmışlardı zira.

Dikkat çeken bir kaç ayrıntı var. İstifa ardından Erdoğan’ın onu övücü sözlerle taltif etmesi, Bahçeli’nin cansiperane savunması ve bir kısım şahsın sokakta Bakan lehine gösteri yapması.

Kendisi açıkça “benim işim işkillenmek” diyordu daha üç gün önceye kadar. Açık sözlü bir itiraf ve duygu/düşünce dünyası biraz daha yakından tanımaya vesile oldu. Yetinmedi, aynı günlerde Kürdistan’lı devrimcilerle ilgi olarak “Onları bulup lime lime edin talimatı verdim” diye demeç verdi. Bu da ‘gayet açık sözlü bir kendini ortaya koyuş’ biçimiydi. ‘Ben bu işe hayatımı yatırdım’, diyordu. Göstere göstere, kıymetimi anlayın dercesine.

Peki neden?

Çekirdekten MHP’li veya AKP’li değildi. Düne kadar Erdoğan aleyhine çok ağır sözler etmişti. O sözleri şimdi söyleyecek birinin istikameti hücre olur, o denli ağır, o denli galizdi.

O zamanlar siyasi partiler enflasyonu içinde, Çiller-Ağar atığı ve isim değiştirmiş bir partinin başkanıydı. Medyadaki tanıdıkları vesilesiyle röportaj ayarlıyor, sahaya çıkmak, diğerlerinin arasından sıyrılarak kendine alan açmak istiyordu. Sert bir muhalefetle beraber kazanmaya odaklanmıştı.

İstediği gibi olmadıysa bile, beklediğinin ötesinde bir hızla kendisini en popüler makamda bulduğunda hırs-ihtiras-arzu üçgeninde inşa ettiği siyasal kişiliğini; milliyetçi devletçiliğin birbirini kestiği yerde parlattı. İktidar içinde kısa zamanda hasım biriktiren bu maksatlı faaliyet onu bir kaç defa istifanın eşiğine getirdi. Her seferinde vazgeçirildi. Hepsinde de aynı övgüleri aldı. Devletin yeni nizamını en doğrudan en amansız biçimde uygulayan, rejimin yeni biçimiyle en çok özdeşleşen kişi kendisiydi. Şahsı kaderiyle rejimin kaderi iç içe geçmişti.

Sayılabilecek pek çok pratik tutumda, polemiklerinde ve ithamlarında aşırı subjektiflik öne çıkıyor, o makamdakilerin serinkanlı, sağlam sinirli, görünmeyi sevmeyen genel özelliklerinin aksine her fırsatta öne çıkmayı önceledi. Bunun politik imajlarla yapıldığı, günün birinde, daha önce galiz ifadelerle yüklendiği AKP’nin rakibi olacak politik oluşumlara hazırlandığı çok konuşuldu.

Oysa kendisinin bir politik liderlik yeteneği olmadığını bizzat AKP lideri biliyor. Bu açıdan bir rakip adayı dahi değil. Liderlik denilen durum başka bir kumaşı gerektirir. Başkalarının onayına bunca muhtaç ve bunca fevri iken dar grup-sekt idareciliğinde ileri gidemeyeceğini şahsi geçmişi de gösteriyor. Dolayısıyla bu çerçevede bir problem değil. MHP’ye katkısı ve benzeri de sonuç değiştirmeyecektir; orada kişisel inisiyatife daha az olanak sunulurken fevriliğe olanak tanınmış ve o her zaman iktidarda olmayı, oraya varmayı, bir tür karşıdevrimci ihtiraslara kapılan Martin Eden olmayı seçmiştir.

Bu kadro tipinin bir ömrü var. O ömrün politik dönemlerle bağı bulunuyor. Dolayısıyla dönemin sona erişiyle görevlinin gidişi genelde birbiriyle uyuşur. Buna rağmen istifa açıklamasında tekraren “sadakat” vurgusu yapması çok ilginç. Her fırsatta sadık olduğunu anlatmaya çalışmak, orta yerde hala “dışarıdan biri gibi” algılandığını, kendisini bütünüyle kabul ettiremediğini de anlatır.

Bunca çatışmanın, bağırıp çağırmanın, kontrol etme takıntısının, neredeyse sadece kendisinin çalıştığını ima eden tutumların kaynağında bu kabul ettirme kaygısını teşhis etmek mümkün. Genellikle böyle olur. Küçük topluluklarda da benzer refleksler vardır. Bir inanca veya topluluğa iltihak eder, genellikle en aşırı uçlarda yer alarak kendisini kabul ettirmeye çalışır. Oysa bu çalışmakla giderilmeyecek bir eksiklik, “en sadık olan benim” iddiasıyla gizlenemeyecek bir geçmiş orta yerde duracaktır.

Kendisi adalet mücadelesinin konusudur. Bunu pek çok örnek doğrulayacaktır. Ancak o rejime, düzene, eşitlenemez. Rejim onun gibi pek çok kadroyu kapsar. Vazgeçilmez değildir. Takım çalışmasına yabancı olması da iktidar içi dengelerle birileriyle itiş kakış ilerlemesi, görevini sadakatla yaptığı sürece önemsenmez. Daha önemlisi, birey olarak iradesi daha baştan sakatlanmıştır; yeni faşist rejimde bireylerin tabi olmak dışında hakları yoktur, inisiyatifleri yoktur.

En yetenekli mi, hayır. Yeni faşizmde “yetenekli” olmak değil, vasatlık ve sıradan pratisyenlik tercih nedenidir. Kadrolarla araçsal ilişki kurulması bu düzenin vazgeçilmezidir. Ancak her halükarda, kişilerin politik ömrü rejimden kısadır. Günün birinde rejim, yenilerine yer açmak için hepsinden vazgeçer. Ancak ondan önce, iktidarın mutlak sahibi olduğu imajını sarsmamak için her yolu deneyerek günün birinde ansızın ondan vazgeçebilir.

“İşkillenmek” bu nedenle yedi yirmi dört kaderdir. Eh, bu da kurt gibidir, insanın beynine girdi mi mahveder. Bir gün “yamyamlar” dersiniz, bir gün kamyoncuyu karakola çektirirsiniz; bütün bu huzursuzluk hallerinde bir türlü yarından emin olamama vardır. Seçilen hayatın olağan cilvelerindendir bu da. Topluma vasi olduğuna inanan kendi üzerindeki vesaiyeti kabul eder. Büyük balığın küçüğü yutması gibi. Rejimin sadece son 30-40 yılında gelip geçenleri şöyle bir düşündüğümüzde doğanın diyalektiğinin nelere kadir olduğun görebiliriz.

Adalet arayışı ezilenlerin çığlığıdır. Bazen bir çığlık bütün ezilenlerin kalbine işleyiverir. Dün işledi, yarın da işleyecektir.

(ETHA)

Etiketler: efe dağlıerdoğanfaşizmişkllenmekistifakadersoylu

İlgili İçerikler

PKK ve Dersim’in iki yiğit devrimcisi: Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun ölümsüzdür- Hüseyin Yeter

PKK ve Dersim’in iki yiğit devrimcisi: Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun ölümsüzdür- Hüseyin Yeter

14 Mayıs 2025 - 17:37

Ali Haydar Kaytan; PKK'de "dağların filozofu" ve "Kürtlerin dervişi" olarak bilinirdi. "Kürdistan sömürgedir" tezi ve tartışmalarına; bazı miting ve gösterilerde...

Büyük zaferin 80. yılı ve güncel antifaşist görev- Ebru Yiğit

Büyük zaferin 80. yılı ve güncel antifaşist görev- Ebru Yiğit

12 Mayıs 2025 - 23:00

İşte bugün bu yalın gerçeği, başta Türkiye ve Kürdistan'da olmak üzere tüm dünyada yükselen faşizme karşı yeniden hatırlama ve antifaşist...

People’s Bridge: Rojava’da Kürt Birlik Konferansı – özerkliğe doğru bir adım mı?

People’s Bridge: Rojava’da Kürt Birlik Konferansı – özerkliğe doğru bir adım mı?

6 Mayıs 2025 - 13:51

26 Nisan 2025’te, birkaç kez ertelenmesinin ardından, uzun zamandır beklenen Kürt Birlik ve Ortak Tutum Konferansı, Qamışlo’da gerçekleşti. Yoğun bir...

Sezaryen yasağından kürtaj yasağına uzanacak saldırı- Nadiye Gürbüz

Sezaryen yasağından kürtaj yasağına uzanacak saldırı- Nadiye Gürbüz

2 Mayıs 2025 - 09:37

Sezaryen yasağına sessiz kalmamız, kürtaj yasağının önünü açacaktır. Kadın özgürlük mücadelesi öznelerinin örgütsel ve birleşik zeminlerde mücadele pratiğinin zayıfladığı bir...

Birleşerek kazanırız- Serhat Yılmaz

Birleşerek kazanırız- Serhat Yılmaz

30 Nisan 2025 - 11:30

Dört parçaya bölünmüş Kürtler için Rojava devrimi ve Özerk Yönetim çok büyük ve tarihsel bir kazanım. Bakurê Kürdistan'da halkın örgütlü...

Daha fazla yükle
Sonraki yazı
Adaletsiz İnfaz Yasası’nın sonuçları; İzmir’de ölüm, Kars’ta saldırı

Adaletsiz İnfaz Yasası'nın sonuçları; İzmir'de ölüm, Kars'ta saldırı

Haber Takvimi

Nisan 2020
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
27282930  
« Mar   May »

ÖZGÜR HABER

ÇOK OKUNANLAR

  • PKK ve Dersim’in iki yiğit devrimcisi: Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun ölümsüzdür- Hüseyin Yeter

    PKK ve Dersim’in iki yiğit devrimcisi: Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun ölümsüzdür- Hüseyin Yeter

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Penny Papadopoulou’nun İbrahim Çiçek ile yaptığı röportaj

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Rebellion, resistance, resilience: İbrahim Çiçek on Turkey’s crisis and the return of socialism

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
  • AVEG-KON: Gözaltında kayıpları unutmayacak, hesap soracağız!

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Berlin’de Nakba’nın yıldönümünde yasaklar sökmedi

    0 paylaşım
    Paylaş 0 Tweet 0

Okumak için tıklayınız

  • ANASAYFA
  • İLETİŞİM
  • DÖKÜMANLAR
  • DATENSCHUTZERKLÄRUNG
avegkon.com

by©2020D

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  •  
  • GÜNCEL
  • EMEK
  • LGBTI+
  • KADIN
  • GENÇLİK
  • EKOLOJİ
  • KÜLTÜR-SANAT
  • DÜNYA
  • AÇIKLAMALAR
  • SEÇTİKLERİMİZ
  • TÜM HABERLER

by©2020D