Fransa’daki isyan dördüncü ayına giriyor. 13 Nisan Perşembe günü, Macron’un herkesi iki yıl daha fazla çalıştırma planına karşı eylemin on ikinci gününe tanık oldu. Yüzlerce kasabada gösteriler yapıldı, birçok lise, üniversite, otoyol ve demiryolu ulaşıma kapatıldı. Batıdaki Caen, Rennes ve Brest kasabaları tamamen ablukaya alındı. Ertesi gün Cuma günü ülke çapında 200’ün üzerinde gösteri düzenlendi.
Kemer sıkma ve enflasyon bağlamında milyonlar için bardağı taşıran son saldırıya karşı öfke kendi gücünü koruyor. Elli rapçı, grevciler için para toplamak amacıyla Paris banliyölerinde konserler verdi. Macron ve Başbakanı Borne, göstericilerin tepkisine maruz kalmadan ofislerinden ayrılamıyorlar. Hollanda’da bile Macron’un konuşması göstericiler tarafından kesildi.
Tekrarlanan eylem günleri stratejisi birçok insanı yoruyor ve ulusal sendika liderleri hâlâ süresiz bir genel grev düzenlemeyi reddediyor olsa da, hareket hiçbir gerileme belirtisi göstermiyor. Devam eden grevlerin çoğu durdu, ancak diğerleri (bazı şehirlerin posta hizmetlerinde olduğu gibi) yeni başladı.
Macron’un sendikal örgütlenmeyi kesin bir yenilgiye uğratma hedefi, tam bir başarısızlık oldu. Cumhurbaşkanlığı büyük ölçüde zedelenmiş durumda ve hükümeti son haftalarda başkaca konularda geri adım atmak zorunda kaldı. Öğrenci burs artışları için para bulundu ve ırkçı göçmenlik yasası gibi zorunlu ulusal hizmet planı rafa kaldırıldı. Yine emeklilik hareketinin gücü birçok sektörde işçilere güven vermeye devam ederken ücretler için grevler giderek yaygınlaşıyor.
Komünist Parti lideri Fabien Roussel tarafından desteklenen liberal sendika liderleri, geçtiğimiz günlerde emeklilik yasasıyla ilgili bir referandum kampanyası için çağrıda bulundular. Fransız anayasası, birkaç yüz milletvekili ve 4,8 milyon yurttaşın (seçmenlerin yüzde 10’u) talebi üzerine, hükümete referandum yapılmasına izin veriyor. Ancak böyle bir kampanyanın aylarca sürereceği çok açık ve mevcut ayaklanmanın dinamiğinin kaybolması riskini taşıyor.
Cuma günü toplanan (zengin eski politikacılar ve üst düzey devlet memurlarından oluşan) Anayasa Konseyi, usulsüzlükleri nedeniyle emeklilik yasasını bloke edebilir ve Macron’a bir çıkış yolu sunabilirdi. Ancak bunun yerine yasaya yeşil ışık yakarken, direnişin önüne yine geçemedi.
İsyanın Fransa’daki her siyasi güç için çok büyük sonuçları oldu. Faşist hareket de bu direnişten etkilenen hareketler arasında oldu. Zira burjuva medyanın önemli bir kesimi bu günlerde Le Pen’in mevcut krizden asıl kazançlı çıkacağını yazıp duruyorlar. Macron’un neoliberalizmini destekleyen burjuva medya, mevcut durumdan en çok Marine Le Pen’in yararlanacağı fikrini tekrarlıyorlar.
Macron her zaman aşırı sağa karşı en iyi savunmanın kendisi olduğuna kitleleri inandırmaya çalıştı, halbuki durum tam tersi. Macron’un ilk seçildiği 2017’de Marine Le Pen 10,5 milyon oy almıştı. Macron’un beş yıllık kemer sıkma ve ırkçı politikalarının ardından, iki buçuk milyon daha kazandı.
Ancak bu ay, sol ve sendikalar iki veya üç milyon insanı sokağa dökerken, faşistler bir an için görünmez oldular. Yani sınıf mücadelesinin faşistler için kötü olduğuna tanık olduk. Fakat Macron’un itibar kaybı yaşadığı şu durumda, kendi partisinden bir kısım insanın Le Pen’e kayması şaşırtıcı olmaz.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 21 Nisan 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi